9 Mayıs 2012 Çarşamba

ilginç bilgiler

18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı.
ABD’de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
Amerika’da her saat 40 kişi kanserden hayatini kaybediyor.
Amerika’da satışa sunulan ilk cd, Bruce springsteen`in "Born in Theusa" albümüdür.
Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir.
Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği vardır.
Avustralya’daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
Baykuş mavi rengi görebilen tek kustur
Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
Bir Big Mac hamburgerin ekmeğinde ortalama 178 adet susam bulunuyor.
Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
Bir Erkek Hayatının Ortalama 3350 Saatini Tıraş Olmak İçin Harcar.
Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor. Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı kaldırabilir.
Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir kopeğinki kadar gelişmiştir.
Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
Bir kromozom bir genden daha büyüktür.
Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.
Buckingham sarayında 602 oda bulunuyor.
Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg
Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın İshigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.
Çocuklar baharda daha fazla buyuyor.
Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
Döllenmeden sonra çocuğun boyu 5 milyon kat buyur...
Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur.
Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır.
Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında Connecticut New Haven’da yayımlanmıştı.
Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi cinliler.
Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba’dır.
Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor=.
Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97–72 82 cm olacaktı.
Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
En yakin oldukları noktada, Rusya ve Amerikanın birbirlerine uzaklıkları dört km `den daha azdır.
Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk körü oluyorlar.
Eskimo dilinde kar yağışlarının farklarını tarif etmek için kullanılan yirmiden fazla sözcük vardır.
Fareler kusamaz. Filler zıplayamayan tek memelidir.
Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer cin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
Gözleri açık tutarak hapşırmak imkânsızdır.
Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez.


Bir Hafta Niçin 7 Gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısının 7 olusu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde, göğün 7 kat olusu ve doğadaki ana renk sayısının 7 olusu, müzik notalarının 7 olusu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

 Çinliler Yiyecekleri Niçin Çubuklarla Yerler?

 Aslında nedeni tam bilinmiyor. Bir görüşe göre, vakti zamanında Çin imparatorlarından biri halkın ayaklanmasından korktuğundan, eritilip silah olarak tekrar kullanılabilecek metal olan her şeyin toplanmasını emretmiş. Ellerindeki bıçak, kaşık ve benzeri şeyleri vermek zorunda kalan Çinliler ne yapsınlar, çaresiz bambu kamışlarından yapılmış ince çubuklarla yemek yemeye alışmışlar. Akla daha yatkın gelen diğer bir görüşe göre ise çubukla yemek adeti Çinlilerin yiyeceklerini küçük parçalara bölüp yeme alışkanlıklarından ve buna bağlı olarak zaman içinde çok önemli bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yemek çubukları milattan bir yüzyıl önce doğmuş. Yemeği içindeki yağa atıp karıştırarak pişirmeye yarayan tava benzeri kaplar kullanılmadan önce yiyecekler odun ateşi üzerinde pişiriliyormuş.    
   Nüfus çoğaldıkça artan yiyecek ihtiyacından dolayı ormanlar kesilip tarlalar açıldıkça bu sefer de odun, yani yakacak sıkıntısı başlamış. Zamanla etleri ve sebzeleri çok küçük parçalara bölüp, yağ içinde karıştırarak kızartmanın hem süratli pişmeyi hem de odundan tasarrufu sağladığını görmüşler. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle, yemek masası kullanmak zenginlere mahsus bir lüks olduğundan insanlar bir elleri ile yiyecek veya pirinç tabağını tutuyor, yemek yemek için de sadece diğer ellerini kullanabiliyorlarmış. Çinlilerin yemeklerinin bol soslu olduğunu söylemeye gerek yok. Yerken çubukları kullanmak, her şeyi tek elle yemek zorunda olan Çinlilerin bütün parmaklarının kirlenmesi sorununu çözdüğü için hızla yayılmış. O zamanlar çubukların çok azı ağaçtan, çoğunluğu fildişi ve kemiktenmiş. Şimdi artık ne metal ne de ağaç kıtlığı var. Zaten onların yerini sentetik malzemeler çoktan almış durumda. Ne var ki bırakın Çini, diğer ülkelerdeki bir çok insan bile bir Çin lokantası bulup, çubuklarla yemeğe uğraşıp, Çin imparatorunun veya odun yokluğunun yarattığı eziyete seve seve katlanıyorlar.

  Müzik Notaları Nasıl Bulunmuştur?

Müzikteki matematiksel gizemi keşfederek yazıya dökmenin ilk temeli Pisagor …Pythagoras, M.Ö. 530 450… tarafından atılmıştır. Biz kendisini okul sıralarından o meşhur dik üçgen teoremi ile hatırlarız ama Pisagor günümüzde ulaştığımız bilim seviyesinin babasıdır. O kendi devrine kadar gelişmiş bütün çalışmaları bir disiplin altında toplamış, geometri, aritmetik, astronomi, coğrafya, müzik ve tabiat bilgisi olarak ayrı ayrı bilim dalları yaratmıştır.
Pisagor bilimi, bilim için düşünüyor, bilimin uygulamak onu ilgilendirmiyordu. Bu nedenle bilgi seven anlamındaki filozof sözcüğünü ilk olarak o kullanmıştır. Pisagor tüm evrenin sayılar ve aralarındaki ilişkilere göre kurulduğuna inanıyordu.
Pisagorun müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfettiği rivayet edilir. Demirci ustasının demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması Pisagorun ilgisini çekmiş, dükkanı kapattırarak ustaya çeşitli aletler kullandırmış, çıkan sesleri incelemiş ve kayıtlar almış. Batı müziği 9. yüzyılın başına kadar notalamadan habersizdi. Eserler kulak yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılıyor, bu arada değişime uğruyor, zamanla unutulabiliyordu. 9. yüzyılın ikinci yarısında ilk notalama sistemi ortaya çıktı. Arezzolu Guidonun Guid Arezzo notalama sisteminin seslerin yüksekliğini kesin olarak belirtmeye başlamasıyla büyük bir ilerleme kaydedildi. 11. yüzyılda notaların üzerine dizildiği beş çizgiden oluşan portenin kullanılmasıyla notaların yüksekliği do, re, mi,…. ve süresi birlik, ikilik, dörtlük,…. kesin biçimde belirlenebilir hale geldi. Aslında müziğin dört parametresi vardır
Yükseklik, süre, şiddet ve tını.

Bunlardan ilk ikisi zamanla genel kabul gören bir takım işaretler sayesinde kağıt üzerine dökülebilmiş, şiddet ve tını ise notanın yanında ek kelimelerle belirtilmişler ve kısmen de yoruma açık bırakılmışlardır.
Çeşitli sesleri belirtmek ve bunların birbirlerine karışmasını önlemek için sesleri temsil eden notalara özel isimler verildi. Do, re, mi, fa, sol, la, si. İngilizcede ve Almancada ise notalar harflerle gösterildi C do, D re, E mi, F fa, G sol, A la, B si ing. H si alm.
Nota isimlerinden do nun önceki ismi ut idi. sesli harfle başlayan bu isim, notaları sırayla söylerken tutukluk yaptırdığından 12. yüzyılda do olarak değiştirildi. Almanya ve bazı ülkelerde ut hala kullanılır.
Si hariç diğer notaların isim babası Gui d Arezzodur. Arezzo bu adları Aziz Iohannes Battista ilahesindeki mısraların birinci hecelerinden alarak takmıştır. Yedinci notanın adı uzun zaman B olarak kalmış, sonradan 13. yüzyılda Sanete Iohannes kelimelerinin baş harflerinden meydana gelen si adını almıştır. Notalamanın keşfi ve gelişimi müzik pratiğine olağanüstü bir gelişme ortamı yaratmıştır. Notalama, icracıyı ezberden kurtararak hem müzik parçalarının uzamasına hem de çeşitli dönemlere ve ülkelere ait notalanmış eserlerin katılmasıyla repertuarın zenginleşmesine ve çeşitlenmesine imkan vermiştir. Nota sayesinde bir müzisyen bilmediği bir müzik parçasını icra edebilmek için tek başına yeterli bir hale gelmiştir. 


 Gün ve ay isimleri nereden geliyor? Tavla oynayanlar Farsça altıya kadar saymasını bilirler (yek, du, se, cihar, penç, şes). Şimdi de yedi sayısını öğreniyoruz. Farsça yedi 'heft' dir (veya hefte). Yedi günlük & #39;hafta' ismi de buradan alınmıştır. Halen Türkçe'de kullandığımız gün isimlerinin kökenlerinin neler olduklarını biliyor musunuz?
Cuma Arapça Toplama, toplanma
Cumartesi Arapça Ertesi - Türkçe
Pazar Farsça Ba - Yemek, zar - yer
Pazartesi Farsça Ertesi - Türkçe
Salı İbranice Üçüncü
Çarşamba Farsça Cehar şenbe - dördüncü gün
Perşembe Farsça Penç şenbe - beşinci gün

Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin geldikleri yerler de karışık. Hicri takvimdeki Arabi ay isimlerinin bugün hiçbirini kullanmamamıza rağmen yine de Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz ve Eylül aylarının isimlerinin kökenleri Arapça ve Süryani-ce, Kasım ayının ise Arapça.
İşin daha ilginç yanı bunlardan Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül hemen hemen aynı telaffuzla Yahudi takviminde de yer alıyorlar. Gelin ayların isimleri ve kökenlerine bir göz atalım.
Ocak Türkçe (Kışın evlerde ateş yakılan yer)
Şubat Süryanice
Mart Latince (Mariîus - mitolojik isim Mars'tan)
Nisan Süryanice
Mayıs Latice (Tanrıça Maria'nın ayı)
Haziran Süryanice
Temmuz Arapça / Süryanice
Ağustos Latice (Roma İmparatoru Augustus'un adından)
Eylül Süryanice
Ekim Türkçe (Toprağı ekmekten)
Kasım Arapça (Bölen)
Aralık Türkçe (İki zaman dilimi arası) 






II.Wilhem Anlatıyor:
Fransız kralı ile görüştüm, aşağı buldum.
Japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum.
İngiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum.

... Ne zaman ki , Osmanlı Sultanı Abdulhamid Han ile görüştüm;
Heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.



MİMAR SİNAN DEHASI
Birkaç yıl önce Süleymaniye Cami’sinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması üzerine en yetkin mimar ve mühendislerden oluşan bir ekip, camiinin bütün yükünü taşıyan kemerleri incelemeye aldı.

Kemerlerin içinde gizl...i bir bölme ekibin dikkatini çekti.

Bölmede, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan Osmanlıca bir mektup vardı. Mektup’ta şöyle yazıyordu:

“Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz.”

Koca Sinan kademe kademe kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyordu. Heyet, Sinan’ın söylediklerini aynen uyguladı. Süleymaniye Camii böylelikle kurtarıldı. Bu not şimdi Topkapı Sarayı’nda saklanıyor.

Asırlar önceki bu incelik ve feraset, umarız günümüz mimarlarına ve müteahhitlerine örnek olur da, depremlerde bunca kayba neden olunmaz.


Fatih Sultan Mehmet Han bir gün kıyafet değiştirerek Edirne de çarşıya çıkar. Fiyatları denetlemek için bir dükkana girer:

- Yarım batman yağ ver, Bal da var mı?

+ Var ama sen onu karşı bakkaldan al

...
- Sen niçin vermiyorsun

+ Hep ben kazanırsam olmaz, ben bugünkü yiyeceğimi kazandım

Fatih Sultan Mehmet Han karşıdan da balı alır. Aynı bakkaldan tuz, sabun ister. Bu bakkal da ilk bakkal gibi davranır diğer dükkandan almasını söyler. Fatih Sultan Mehmet Han bu olayı görünce şöyle der:

- Birbirine bu derece bağlı birbirini düşünen bu millet oldukça ben İstanbul'u değil dünyayı fethederim...


4 Nisan 2012 Çarşamba

:) :))..

En Özel Çekimler

En Özel Çekimler

En Özel Çekimler

En Özel Çekimler

Eğlenceli Harf Yastıkları

Eğlenceli Harf Yastıkları

Eğlenceli Harf Yastıkları

Bunları Biliyor Musunuz..??

                                             

Bunları Biliyor Musunuz??

  • Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu
  • Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını
  • Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23 ünün, makinenin üstüne oturup kendilerinin fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini.
  • Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini (Mmmmh!!:)
  • İdrarın zifiri karanlıkta parladığını.
  • Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini
  • Hapşırmayı engellemeye calışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini
  • Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini
  • Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını
  • Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını
  • Farelerin ve atların kusamadıklarını
  • 1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını
  • Çakmağın kibritten önce bulunduğunu
  • Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu
  • Bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasının, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını
                                                 

KÜRESEL ISINMAYA DUR DİYELİM..!!



Yapabileceğimiz 10 Basit Katkı

Küresel ısınmayı durdurmak için siz de birşeyler yapabilirsiniz. İşte, karbondioksit salınımını azaltmak için gerçekleştirebileceğiniz 10 basit katkı ve bunları yaptığınızda ne kadar karbondioksit tasarrufu sağlayabileceğinizin hesabı...
 
1- Ampulünüzü değiştirin: Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin, yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayın.
2- Daha az araba kullanın: Her zamankinden daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanmaya özen gösterin. Araba kullanmadığınız her iki kilometre için 0.75 kg. karbondioksit tasarruf edeceksiniz.
3- Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda bin 200 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
4- Lastiklerinizi kontrol edin: Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol yüzde 3 oranında artacaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kilo karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar.
5- Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg., giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
6- Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının: Çöpünüzü yüzde 10 oranında azaltarak 600 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
7- Su ısıtıcınızı ayarlayın: Isıtıcınızı kışın iki derece aşağı, yazın iki derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda bin kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
8- Bir ağaç dikin: Bir ağaç ömrü boyunca bir ton karbondioksit emer.
9- Çözümün parçası olun: Harekete geçmek ve daha fazla bilgi almak için 'www.iklimkrizi.net'i ziyaret edin.
10- Herkese anlatın: Küresel ısınmayla ilgili bildiklerinizi çevrenize anlatın.

KANGURU




Resimler boyanarak sağlam oması için kartona yapıştırıldıktan kesildi. tuvalet kağıdı rulosu sağlıksız olduğundan kartonu rulo yaparak zımbaladım. Kesilen kangrumuz ruloya yapıştırıldı, kalemlik olarak kullanmak üzere çalışmamız tamamlandı..